Davutoglu’ndan Kürdistan Bölgesi ve Rojava’ya iliskin önemli açiklamalar!

14 September 2021 10:43 0 görüntüleme
Davutoglu’ndan Kürdistan Bölgesi ve Rojava’ya iliskin önemli açiklamalar!

PeyamaKurd - Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, “Kürt meselesi”, çözüm süreci, Kürdistan Bölgesi ile Türkiye arasındaki ilişkiler ve Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) yönetiminde olan Rojava bölgesi hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Davutoğlu’ açıklamasında Rojava’da olası bir federasyon kararı ile ilgili, ‘Suriyelilerin Kürtler için federasyon kararı alması halinde Türkiye’nin buna saygı göstermesi gerektiğini’ belirtti.

“Dünyadaki en büyük Kürt şehri İstanbul'dur”

Davutoğlu anadilde eğitimle ilgili sorulan bir soruya Türkiye’de iki dilde eğitim alınabileceğini belirterek şu ifadeleri kullandı:

“Kürtler bugün en çok İstanbul'da yaşıyor. Dünyadaki en büyük Kürt şehri İstanbul'dur. Erbil'den de, Diyarbakır'dan da daha çok Kürt İstanbul'da yaşıyor. Aynı sınıflarda eğitim görüyor. Değişik kökenli öğrenciler bunlar. Yani Çerkezi, Türkü, Arnavutu, Kürdü, hepsi beraberler. Dolayısıyla anadilde eğitim ve öğretim konusu, anadilin kullanılması konusunu insan hakları çerçevesinde ele alıyoruz. Nasıl uygulanacağı, nasıl yapılacağı hususlarını hep beraber değerlendirmek, istişare etmek lazım. Ama anadilin ret edilmesi, insan hakları ihlalidir. Anadilin öğretilmesi ve kullanılması bir insan hakları meselesidir.”

Türkiye'de otonomi yönetimi söz konusu olur mu sorusuna "Irak ve Türkiye çok farklı" yanıtı!

Davutoğlu, “Saddam Hüseyin döneminde, Mele Mistefa Barzani önderliğinde bir devrim hareketi vardı. Bir anlaşmaya varıldı ve Kürdistan'a otonomi şeklinde bir karar çıktı. Bir devlet, iki ülke şeklinde. Türkiye için de böyle bir durum söz konusu olabilir mi?” sorusuna ise şu ifadelerle karşılık verdi:

“Hayır, hayır. Irak çok farklı. Hayır. Bakın, Irak'ı çok iyi bilirim. Irak'ta Kürtler yoğunluklu olarak Kuzey Irak, Irak Kürdistan bölgesinde yaşar. Yani Musul, Erbil, Süleymaniye, Duhok, Kerkük, bu bölgelerde yaşar. Basra'da neredeyse Kürt yoktur. Bağdat'ta bir kaç mahallededir. Necef'te yoktur, çok azdır. İş için gitmişlerdir. Irak'ın demografik, kültürel, siyasi demografisinde zaten doğal bir ayrışma vardır. Ama Türkiye'de öyle değil, Türkiye'de Kürtlerin yaşamadığı il yok. Ben Konyalıyım. Konya'nın Kuzeyi, Cihanbeyli, Kulu Kürt vatandaşlarımızın yaşadıkları yerlerdir. Ben iki üç hafta önce Bursa'daydım. Yolaltı denilen bölgede, tarihte pek Kürtlerin yoğun olarak yaşamadığı bir şey, orada Bingöllü, Muşlu dernekleri ziyaret ettim. Neredeyse Bingöl'de gördüğüm manzara orada vardı. Türkiye bu anlamda kültürel ve siyasi entegrasyonu çok yüksek olmuş bir ülke. Irak gibi bir kolonyal dönem, bir sömürge dönemi ile oluşmuş ve onun parçalanmışlığının izlerini taşıyan bir konumda değil.

Çözüm sürecine ilişkin açıklama!

Davutoğlu, çözüm sürecine ilişkin olarak sorulan bir soruya, ‘şuanda Türkiye'nin sadece Kürt sorunu bağlamında değil, genel bir demokratikleşme sorunu olduğuna’ dikkat çekerek, “Üç ayaklı bir şeyi devreye sokacağız. Bir demokratikleşme... Türkiye'de düşünce özgürlüğü, basın özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, ifade özgürlüğü bütün bunları sığdıracak bir demokratikleşme. İkincisi Kürt vatandaşlarımızın sorunları. Anadildeki kısıtlamalar. Anadilin eğitim ve öğretimde kullanılması da dahil olmak üzere, kayyum atamalarına karşı yerel yönetimlerde seçilmişlerin görevde kalması dahil olmak üzere  bu konuların tümünü çözecek bir süreç başlatmak lazım. Üçüncüsü de Türkiye'nin çevre ülkelerdeki, Irak'taki, Suriye'deki, İran'daki Kürt vatandaşlarımızla ilgili, Kürt Türk kardeşlerimizle ilgili çok daha yakın ilişkilerin zeminini hazırlamak gerekir” dedi.

Davutoğlu ayrıca, partisinin iktidara geldiğinde yeni bir çözüm sürecinin olmayacağını ancak yeni bir dönemin başlatılacağını söyledi.

“Federasyon yönetimi Suriyelilerin alacağı bir karar”

Davutoğlu, “Kürtlerin Rojava'da, Suriye Kürdistanı'nda otonomi, özerklik ya da federasyon taleplerini nasıl karşılıyorsunuz? Destekliyor musunuz, karşı mısınız?” sorusunu şu şekilde yanıtladı:

“Suriye'nin bütün tarafları Kürtler, Türkmenler, Araplar, Sünniler, Nusayriler oturarak Suriye'nin geleceğini kendileri tayin etmelidir. Biz bir şey empoze edemeyiz, etmemeliyiz de. Ama Suriye'nin toprak bütünlüğüne halel gelmemeli. Suriye'nin toprak bütünlüğü ortadan kalktığında çok daha büyük acılar yaşanır. Suriye'nin toprak bütünlüğü içinde bütün taraflar masada oturarak önce bir geçiş süreci anlaşmalı sonra da kalıcı bir anayasa ile yeni bir Suriye'yi birlikte inşa etmeliler.”

Davutoğlu federasyonun desteklenmesi konusu hakkında ise bunun Suriyelilerin alacağı bir karar olduğuna dikkat çekti.

Suriye Kürtlerinin hakkını, hukukunu koruması gereken Türkiye'dir

Kürdistan Bölgesi ile Türkiye arasında ilişkilerin çok yoğun olduğunu belirten Davutoğlu, “Çünkü Türkiye'ye karşı herhangi bir tehdit odağı olmadı. Bütün bu silahlardan arındırılır ve terör örgütü olma niteliğini tümüyle kaybederse, ret ederse o zaman başka bir tablo ortaya çıkar. Ama bir taraftan Türkiye içerisinde de terör unsurları bulunduracaksınız sonra orada farklı isimler bulunduracaksınız bu iki yüzlü bir politika olur, bu doğru olmaz. Suriye Kürtlerinin hakkını, hukukunu koruması gereken Türkiye'dir” dedi.

Gelecek Partsisi lideri, Rojava’nın Afrin bölgesiyle ilgili “Türkiye'nin destek verdiği Suriyeli muhalif gruplar var biliyorsunuz. Şuan Efrîn, Serêkaniyê de Kürtlere karşı ciddi bir baskı var. Efrîn'de yüzde 99'a yakın Kürt nüfusu var ama orada Türkçe eğitim var, Kürtçe eğitim yasak” ifadesine karşılık, “Bu tür bir uygulama varsa, basına yansıyan bu uygulama yanlıştır. Ve orada Suriyeli Kürtlerin kendi dillerinde eğitim yapma haklarına saygı gösterilmelidir.  Türkçeyi de öğrenirlerse bu onlar için büyük bir avantajdır.  Nihayetinde bu bölgeye en yakın Türkiye'dir. Bunlar yapılabilir” yanıtını verdi.

PKK silah bıraktığında Türkiye’nin Kürdistan Bölgesi’ndeki üslere ihtiyacı kalmayacak!

Türkiye’nin Kürdistan Bölgesi’nde PKK'ye yönelik operasyonları hatılatılatılarak Davutoğlu’na bölgedeki askeri üslerle ilgili, “Bu çözüm mü sizce? Ya da PKK'nin silah bırakması karşılığında yeni bir müzakere süreci mi başlatılmalı?” sorusu soruldu.

Davutoğlu bu soruya şu şekilde karşılık verdi:

“Silahlar bırakıldığında gerçek bir barış ve huzur dönemi o zaman başlar. Bu olmadan, bu silahlı tehdit devam ederken Türkiye'nin  sınır ötesinde tedbir almasını eleştirmek doğru değil. Zaten bu Kuzey Irak, Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile birlikte oluşturulan güvenlik hatları. Ben oraya da gittim. TSK DAİŞ'e karşı Peşmergeye de eğitim verdi. Onlarla koordinasyon halinde ve Irak merkezi hükümetiyle de koordinasyon halinde. Irak'tan Türkiye'ye dönük terör tehdidi bittiğinde o üslere de ihtiyaç kalmayacak.”

Sayın Mesud Barzani Sayın Erdoğan ile Diyarbakır'da buluştu

Davutoğlu Türkiye’nin 2017’den Kürdistan Bölgesi ile olan ilişkilerini eleştirdiğini belirterek, “Bu sebeple Sayın Bahçeli ile aramızda sert tartışmalar, diyaloglar oldu. Ben Türkiye'nin çevre bölgelerinde yani mesela Azerbaycan-Nahçıvan bölgesi... Ora ile Türkiye'nin çok özel ilişkiler geliştirmesi gerekiyor. Aynı şey Kuzey Irak Kürdistan Bölgesi için de geçerlidir. O da bizim komşu bölgemiz, komşu halklar. Kürtlerin, Türkmenlerin de yaşadığı bir bölge. Ora ile ilişkilerin hiç kesilmeden sürmesi lazım. Ve bu anlamda Irak Anayasası'nın içerisindeki statüsü ne ise kullandığı semboller ve bayrak dahil ne ise o Irak Anayasası ile ilgili bir pozisyondur” dedi.

Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani’nin Başbakan olduğu dönemde Van’da toplantılar gerçekleştirdiklerini anımsatan Davutoğlu, “İkimiz birlikte bölge valileri ile ilişkileri nasıl geliştireceğiz diye konuştuk. Sayın Mesud Barzani Sayın Erdoğan ile Diyarbakır'da buluştu. Bütün bu ilişkileri o dönemde geliştirme sebebimiz Türkiye'nin Kuzey Irak Kürdistan Bölgesi ile, Irak ile ilişkilerin bir parçası. Tarihi bağlarla birbirimize bağlıyız” ifadesini kullandı.