DEM Parti, hükümeti resmen barisa davet etti: Savas yerine, barisi tercih edin!

21 March 2024 19:47 0 görüntüleme
DEM Parti, hükümeti resmen barisa davet etti: Savas yerine, barisi tercih edin!

PeyamaKurd - Diyarbakır Newrozu'nda yüzbinlerce insana seslenen DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Kürt halkının seçilmişlerini cezaevlerine atıyorlar, çıkıp diyorlar ki 'büyük askeri operasyonlar yapacağız.' Büyük askeri operasyonlar demek daha fazla can ve kan kaybıdır. Büyük operasyon demek, Kürtlerin yaşadığı her yerde savaş ve çatışma demektir” diyerek, AK Parti hükümetini barışa çağırdı  

Bakırhan, “Rabe, dema azadî û serkeftinê ye” (Ayağa kalk, şimdi özgürlük ve zafer zamanı) sloganı ile yapılan Newroz kutlamasında konuştu.

Savaş Ankara’da ise barış Amed’tedir”

“Değerli halkımız, Ankara’da yine kirli hesaplar yapılıyor” diyen Bakırhan şöyle devam etti:

“JİTEM ittifakıyla, Kurt ittifakıyla birlikte, Kürt karşıtı bir ittifakla birlikte kirli hesaplar yapılıyor. Ankara’da kirli hesap yapanlara diyoruz ki hesap sarayda ise terazi Amed’tedir, Amed Newrozu'ndadır. Savaş Ankara’da ise barış Amed’tedir, Amed Newrozu’ndadır. Yanlış hesap yapanlara diyoruz ki yanlış hesaplarınız Amed Newrozu’ndan geri döner. Yanlış hesap yapmayın. Yanlış hesabın bu ülkeye bu ülkede yaşayan ezilenlere yoksullara emekçilere hiçbir yararı yoktur.

“Kürt halkının seçilmişlerini cezaevlerine atıyorlar”

Diyalog ve müzakereden kaçıyorlar, çözüm iradesine tecrit uyguluyorlar. Kürt halkının seçilmişlerini cezaevlerine atıyorlar, çıkıp diyorlar ki 'büyük askeri operasyonlar yapacağız.' Büyük askeri operasyonlar demek daha fazla can ve kan kaybıdır. Büyük operasyon demek, Kürtlerin yaşadığı her yerde savaş ve çatışma demektir.

Savaş yerine Türk ve Kürt ittifakı

Birkaç çağrı yaparak sözlerimi bitirmek istiyorum.

Birinci çağrımız devlete, iktidaradır. Savaş statüsüzlük, cezaevlerine koyarak bu halkı yolundan çeviremezsiniz. İşte meydan, işte halkın ortaya koyduğu irade. Onun için bir an önce savaş yerine Türk ve Kürt ittifakını demokratik bir şekilde güncellemeye davet ediyoruz.

İki; yine çağrımız iktidar ve toplumsal kesimleredir. Türkiye’nin önünde iki yol var ya bunların söylediği gibi savaş çatışma ya da demokratik, barışçıl bir yöntem. Onun için toplumsal kesimleri bu savaş çığırtkanlığı karşısında doğru yolan barış ve demokrasi mücadelesini büyütmeye, yürütmeye çağırıyoruz.

Üç; en başta Meclis’te dediğiniz 'bilinmeyen dil, teröristan' kavramlarından vazgeçeceksiniz. 'Bilinmeyen dil' dedikleri 13 bin yıldır bu topraklar üzerinde konuştuğumuz Kürtçe’dir. 'Teröristan' dedikleri yer dört parçaya ayrılan Kurdistan’dır. Bir an önce bu siyasetinizden vazgeçin. Kürt gerçekliğini, Kurdistan gerçekliğini anlamak ve tanımak zorundasınız.

Dört; ezilenlere, muhalefete seslenmek istiyorum. Kürt meselesinde cesur olalım. Doğruları dile getirelim. İktidarın baskıcı, yok sayan tutumunun yanında hizalanmaktan ziyade biz muhalefet Kürt meselesini demokrasi, özgürlük meselesini daha fazla sahiplenerek büyütelim. Bu savaş çığırtkanlığı yapanların karşısında büyük bir barış zemini örelim.

“Şimdi ulusal birlik zamanı değilse ne zaman?”

Beş; Bu çağrım Kürtlere. Hewler’den Kobanê'ye kadar Urmiye’den Amed’e kadar yaşadığımız her toprak parçasına ne diyorlar; 'Teröristan.' Sadece burada Kemal Kurkut katledilmiyor. Süleymaniye’de, Duhok’ta, Kobanê'de, Qamişlo’da hergün Kürtlerin başına top ve mermi yağıyor. Dolayısıyla bunlar sadece DEM Parti’nin düşmanı değil, 4 Parça Kurdistan coğrafyasında yaşayan hepimizin düşmanıdır.

Onun için bütün Kürt partilerine oluşumlarına, 4 parçada yaşayan Kürtlerin oluşumlarına çağrı yapıyorum. Şimdi ulusal birlik zamanı değilse ne zaman? Şimdi ulusal birliğimizi kuramazsak, bu büyük operasyonu, bu Kürt karşıtı savaşı nasıl önleyeceğiz? Bugünden tezi yok, Kürtler ulusal birliklerini sağlamalı, ulusal birlikleri önündeki engelleri ortadan kaldırmalıdır.

Son çağrım Türkiye’deki devrimci, sol, sosyalist, demokratlara; bu faşizan düzene itiraz eden ezilen ve yoksullardır. Bizler güçlü büyük bir ortak mücadele zemini yakalamak zorundayız. Türkiye'nin yarısı açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşıyor. Yarısı dilini kullanamıyor, inancını kullanamıyor. Bütün bunların taleplerinin demokratik bir zeminde karşılık bulması için sol sosyalist güçlerin demokratik büyük bir devrimci mücadele zemininde bir araya gelmeye çağırıyoruz.

“Bizim olanı, Amed’in olanı almaya 10 gün kaldı”

Amed halkı, şimdi bize savaş dayatanlara evet diyecek miyiz? Hayır. Savaş çığırtkanlıklarına en iyi cevabı nerede vereceğiz? 31 Mart’ta sandıkta. Savaş çığırtkanlıklarına 31 Mart’ta sandıklarda büyük bir ders vermeye var mısınız? Peki, kentimizi sömüren, belediyelerimizi borçlandıran, rantçılık, yolsuzluk, usülsüzlük yapan bu kayyımları gönderecek miyiz? Bizim olanı, Amed’in olanı almaya 10 gün kaldı. Amed Belediyesini rekor bir oyla almaya hazır mısınız?"