Türkiye çatismalara öfkeli: Peki neden sessiz kaldi?
PeyamaKurd - Suriye Milli Ordusu’na (SMO) bağlı gruplar arasındaki çatışmalar ve Heyet’u Tahrir eş-Şam’ın (HTŞ) ‘Zeytin Dalı’ olarak bilinen bölgede Türk güçleri ile SMO kontrolündeki Afrin’e girmesine ilişkin Türk sessizliği kafa karışıklığına neden olmuş durumda.
Bu sessizlik ve Türkiye'nin yaşananlara müdahale etmemesi yeni bir tartışma kafa karıştırdı. El Kaide'nin Suriye'deki kolu olan ve Türkiye'nin terör örgütleri listesine aldığı HTŞ (eski adıyla Nusra Cephesi), Afrin’in kontrolünü ele geçirdi.
‘Ankara, çıkan çatışmalardan dolayı öfkeli’
HTŞ, şiddetli savaşlardan sonra ‘Şam Cephesi’ ve ‘Ceyşu’l İslam’ da dahil olmak üzere çok sayıda silahlı grubu içeren ‘Üçüncü Kolordu’ olarak bilinen tarafa karşı, Hamza Tümeni, Süleyman Şah ve Ahrar eş-Şam gibi bazı grupları destekledi.
‘Üçüncü Kolordu’ ile ‘Hamza Tümeni’ arasındaki çatışmalar, Ebu Gannum olarak bilinen gazeteci Muhammed Abdullatif ve hamile eşinin Türkiye'nin kontrolündeki ‘Fırat Kalkanı’ olarak adlandırılan bölgede yer alan Halep'in kuzeydoğusundaki el-Bab kentinde öldürülmesinin ardından başladı.
Afrin'de çatışmalar devam ederken, Şam Cephesi ve Ceyşu’l İslam, art arda geri çekilirken Türkiye, gelişmelere sessiz kalmış durumda.
Türk kaynaklar, söz konusu sessizliği ve Türkiye’nin olanlara kayıtsız kalmasını; ‘Milli Ordu’ grupları arasındaki çatışmaya duyduğu öfkeye, çıkan çatışmaların Suriye’deki grupların nüfuz elde etmek için yaptığını anlamasına, ‘Fırat Kalkanı’ ile ‘Zeytin Dalı’ bölgelerinde kendisine bağlı milis grupların bazılarının performansından memnun olmayışına bağladı.
“Türkiye’nin rızası olmadan kolayca girmeleri mümkün değildi”
Kaynaklar aryıca, Suriye'nin kuzeyindeki (Rojava) haritada herhangi bir değişikliğin Türkiye’den bağımsız bir şekilde olmayacağını belirtti.
Bunun da Rusya'nın desteğiyle Suriye rejimi ile süren temaslar çerçevesinde Suriye'nin kuzeyine ilişkin yeni mutabakatlara varılması durumunda olacağı ifade edildi.
Bölgedeki analistlere göre, HTŞ’nin Türk kuvvetlerinin kontrolündeki bölgelere Türkiye'nin rızası olmadan bu kadar kolay girmesi mümkün değildi. Ankara'nın HTŞ’nin kendisine yakın gruplarla birleşmesinin İdlib'i ve Suriye ile olan sınır bölgelerinin geri kalanını kontrol eden tek bir varlık olarak düşünebileceğini ifade ettiler.
Suriye Demokratik Güçlerini (SDG) sınırlarından 30 kilometre mesafeye çıkarma çabalarında bir güç unsuru olacağını ileri süren analistler, bunun Suriye rejimi ile müzakerelerin gidişatında bir engel teşkil edebileceğine, müzakerelerin devam ettirilmesine ya da durumun tırmandırılmasına karar verilebileceğine işaret etti.
‘Türkiye, HTŞ'nin Afrin'e girişine neden sessiz kaldı?’
Öte yandan HTŞ’nin Afrin'de kalması, Rusya'nın İdlib'de yaptığı gibi HTŞ’ye saldırmak için müdahalesine kapı açabilir.
Bu da HTŞ’nin, Afrin'de uzun süre kalmayacağına, görevinin, kendisini Afrin'e çağıran hizipleri, özellikle de ‘Süleyman Şah’ fraksiyonunu güçlendirmek ve Üçüncü Kolordu üzerindeki herhangi bir kontrolü sona erdirmekle sona ereceğine inanmayı daha olası kılıyor.
Bu da Türkiye yanlısı gruplar arasındaki mücadelenin zaman zaman durmasını sağlayacaktır.
Türkiye ile Rusya arasında İdlib'deki mutabakata dönersek, Türk tarafı HTŞ’nin İdlib'deki varlığı sorununa çözüm bulmakla görevlendirildi. Moskova'nın Ankara'yı bu anlaşmaların uygulanmasına uymamakla suçlamasının odak noktası bu konu oldu.
Bu nedenle gözlemciler, Türkiye'nin HTŞ'nin Afrin'e girişine karşı sessiz kalmasının, Türkiye'nin mültecilerin dönüşü planını uygulama hamlesi çerçevesinde ılımlı olarak nitelendirilen Suriyeli gruplar içinde kontrol altına alınması ve yeniden yapılandırılmasının aşamalarından biri olabileceğine inanıyor.
Şarku'l Avsat | Said Abdurrazık
Bu kategoride yazarlar tarafından ifade edilen görüşler, kendilerine aittir ve PeyamaKurd’un bakış açısını yansıtmayabilir.

Yorumlar (0)
Henüz yorum yok. İlk yorumu siz yazın!
Yorum Yazın