“Türkiye’nin her firsatta ABD’yi yerden yere vurmasi iliskileri zorluyor”

27 February 2021 11:56 0 görüntüleme
“Türkiye’nin her firsatta ABD’yi yerden yere vurmasi iliskileri zorluyor”

PeyamaKurd - ABD’de Biden yönetiminin 20 Ocak’ta göreve gelmesinden bu yana Ankara ile Washington arasında bugüne kadar iki resmi telefon görüşmesi yapıldı. Önce, 2 Şubat günü Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın ile Başkan Joe Biden'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan; daha sonra da, 15 Şubat günü ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu telefonda görüştü. Ancak başkanlık düzeyinde henüz bir görüşme gerçekleşmedi.

Bu görüşmelerde Suriye, Libya, Doğu Akdeniz, Kıbrıs ve Dağlık Karabağ meselelerinin yanı sıra S-400 ve PKK ile mücadele konuları da gündeme geldi. Türkiye ve ABD arasındaki ilişkilerde son dönemde öne çıkan konu başlıklarından biri de Kuzey Irak’ta 13 Türk vatandaşının PKK tarafından öldürüldüğü Gara operasyonu ve ABD’den konuya ilişkin gelen açıklamalardı.

Washington’daki düşünce kuruluşu Alman Marshall Fonu’nun (German Marshall Fund) Türkiye-ABD ilişkileri ve Transatlantik ilişkiler uzmanı Jonathan Katz, PKK ile mücadele konusunu ABD yönetiminin ciddiye aldığını; ABD’nin bu konunun Türk halkı için meşru bir güvenlik endişesi olduğunu anladığını belirtti. Ancak Türk hükümetinin ABD’yi her fırsatta yerden yere vurmasının ve ABD’nin iç siyasette kullanıldığı algısının ilişkileri zorladığının da altını çizdi.

“Türkiye’nin her fırsatta ABD’yi yerden yere vurması ilişkileri zorluyor”

Jonathan Katz şu yorumda bulundu, “Benim burada rahatsız edici gördüğüm kısım Erdoğan’ın ABD’nin verdiği yanıtı içerde kullanmakta hızlı davranmış olması. ABD’nin sık sık (iç siyasette) kullanıldığı algısı var. Türkiye liderinin ya da Türk hükümetinin her fırsatta ABD’yi yerden yere vurması ya da ABD’nin düşman olduğu bir dinamik yaratılması ilişkileri zorluyor.

Benim bakış açıma göre, Erdoğan içerde zorda olan bir ekonomi, Kovid-19 pandemisi, siyasi, ekonomik ve ulusal güvenlik sorunlarıyla karşı karşıyayken bunu bir araç olarak kullanmaktan çok memnun göründü. Herkes Türkiye’nin stratejik müttefik olmasını ister ancak Türkiye’nin liderinin sürekli olarak aksi yönde mesaj vermesi ve böyle bir durumda ABD hakkında kötü düşünmeye hazır olması durumu zorlaştırıyor.”

“Reform konusunda samimiyet somut adımlara bağlı”

ABD’den Türkiye konusunda yapılan açıklamalarda insan hakları ve demokrasi vurguları da dikkat çekiyor. Katz’a göre, Erdoğan’dan son dönemde gelen hukukta reform mesajlarında asıl sınav bu konuda gerçekten ve samimi şekilde adım atmaya hazır olup-olmadığı konusu.

Türkiye’nin bu alanlarda “göstermelik” değil “herkesin hakiki olduğunu teslim ettiği” çabayı göstermesi gerektiğini belirten Katz, “Demokrasi ve bağımsız medya konularında eksiklikleri olan ve yolsuzluk konusunda üst sıralarda yer alan bir ülkeyle, Erdoğan kadar uzun süre iktidarda kalmış birisi için samimiyet testi bu alanlarda gerçekten adım atmaya hazır olunup olunmadığı. Erdoğan insan haklarına ilişkin kaygıları gidermeye istekli olursa, bunun ilişkilerde de etkisi olur” sözleriyle değerlendirdi.

“Türkiye’den çarpıcı bir adım gelmedikçe S-400 konusunda açılım zor”

Türkiye ve Transatlantik ilişkiler uzmanı Jonathan Katz, Türkiye’den çok çarpıcı bir adım gelmedikçe bu konuda bir ilerleme beklemediğini belirterek krizde çıkış yolu olasılığını şu sözlerle değerlendirdi: “İlişkilerin düzeldiğini görmek istemekle birlikte, S-400’ler yapılan önerilere bağlı olarak ABD’nin duruşunda değişikliğin beklenmediği bir konu. S-400 konusunda yönetimden gelen mesajlarda ABD’nin bu konuda en ufak bir taviz vereceğine ilişkin bir sinyal yok.

Türkiye’den çarpıcı bir adım gelmediği sürece, bu konuda bir açılım göreceğimizi sanmıyorum. Umudum sorunun çözülmesi ihtimalinin belirmesi ancak ABD’nin temel bir ulusal güvenlik çıkarı olarak algılanan bir konuda Biden yönetiminin taviz vermesini beklemiyorum.”

Biden yönetiminin NATO ittifakını güçlendirmeyi ve yeniden canlandırmayı amaçladığını hatırlatan Jonathan Katz, Türkiye’nin Rusya ile yakın çalışmasının ve NATO ile ABD’ye yönelik bir ulusal güvenlik tehdidi olarak değerlendirilen S-400’lerin Biden yönetiminin bu stratejisiyle bağdaşmadığını da vurguladı.


VOA