Uzmanlardan güvenli bölge yorumu: Olasi bir savasi önleyebilir mi?

09 August 2019 13:07 0 görüntüleme
Uzmanlardan güvenli bölge yorumu: Olasi bir savasi önleyebilir mi?

PeyamaKurd - ABD, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye’deki Kürt güçlerini çıkarmak için bir askeri operasyon başlatma tehdidini önleme amacıyla, Türkiye’nin istediği Rojava’da güvenli bölge talebini hayata geçirmek için çabalıyor.

“Ciddi bir askeri çatışmanın içinde olacağız

Ancak çarşamba günü imzalanan anlaşma uygulanabilir bir düzenlemeye yol açmazsa, Türkiye ile Rojava’yı kontrol eden Halk Koruma Birlikleri (YPG) arasında kanlı ve acımasız bir çatışmaya yol açacak. Bir üst düzey Kürt yetkili çarşamba günü, "Bölgesel ve uluslararası çabalar tükenirse işte o zaman toplamda ciddi bir askeri çatışmanın içinde olacağız” dedi.

İlgili habere linke tıklayarak ulaşabilirsiniz: Rojava'dan kritik açıklamalar: Eğer uluslararası çabalar tükenirse...

Türkiye’ye göre ABD, Suriye’de Fırat Nehri'nin doğu yakasından Irak sınırına kadar uzanan 32 kilometre derinliğinde güvenli bir bölge veya tampon bölge kurulması konusunda ayak sürüyor. Anlaşmaya göre; YPG’nin içinde yer aldığı Suriye Demokratik Güçleri (SDG)liderliğindeki IŞİD karşıtı koalisyonun bölgeden kuvvetlerini ve ağır silahları geri çekmesi gerekecek.

ABD, uzlaşma olarak dokuz mil derinliğinde ve 87 mil genişliğinde daha küçük bir bölge önerisi sundu. Türkiye ise bu teklifi reddetti.

Türkiye, daha önce ABD’yi sınırlarının güneyinde kendilerini tatmin edecek bir tampon bölge oluşturulamaması durumunda, Rojava’ya saldırı başlatacağı konusunda uyarmıştı. Buna göre hem çoğunluğu Arap olan Tel Abyad kentine hem de Kürt kenti Kobane'ye bakan sınır boyunca, birliklerini ve ağır silahlarını konuşlandırmıştı. Ve olası bir saldırıda bu iki stratejik kent merkezini ele geçirmeyi hedefliyordu.

Türkiye, Washington’dan tampon bölge konusunda taviz koparmak için askeri gücünü kullandı ve sonuçta bu strateji işe yaramış gibi görünüyor. Türkiye Savunma Bakanı Hulusi Akar, çarşamba günü yaptığı açıklamada, "Ortaklarımızın pozisyonumuzu anlamasından memnuniyet duyduk " dedi.

Türkiye'deki ABD Büyükelçiliği de, güvenli bölgenin kurulmasını koordine etmek ve yönetmek için en kısa zamanda Türkiye'de ortak bir operasyon merkezi kurulacağını belirten bir bildiri yayınladı. “Güvenli bölge bir barış koridoru haline gelecek ve yerinden edilen Suriyelilerin ülkesine dönebilmesi için her türlü çaba gösterilecektir” bilgisi verildi. Planlanan bu güvenli bölgenin nihai büyüklüğü henüz tam olarak belli değil.

“Bir barış koridorundan önce, daha fazla gerilim görmemiz muhtemel”

Alman Marshall Fonu'ndan Nicholas Danforth, “Ankara’nın, Washington’un hızlı bir şekilde uygulamaya karar verdiği önlemlerin karşılığı olarak Rojava’daki tek taraflı müdahale tehditlerinden uzaklaştığı görülüyor” dedi.

Danforth, “Hiçbir şey olmasa bile, her iki tarafın da soru işaretleriyle yaklaştığı güvenli bir bölgenin niteliğini tartışmak için daha fazla süre var. Güvenli bölge ile ilgili müzakerelerin sürmesi halinde, Ankara askeri harekât tehditlerini olumlu bir şekilde yenileyebilir” yorumunu yaptı ve şöyle devam etti: “Kısacası, bir barış koridorundan önce daha fazla gerilim görmemiz muhtemel.”

Eğer güvenli bölge uygulamaya geçemezse ve Türkiye SDG’ye saldırırsa, ABD'nin bunu önlemek için yapabileceği çok fazla şey yok gibi görünüyor.

Orta Doğu Dış Politika Programı Direktörü Aaron Stein, “ABD’nin, Ankara’nın kazara Amerikalıları öldürüp öldürmeyeceği konusunda belirsizlik riskini artırması sahiden mümkün değil. Ankara bu riski kabul ederse, ABD seçenek dışı kalacak” dedi.

Stein, Ankara'nın 32 km derinliğindeki bir bölgeyi kontrol etme arzusunu sürdürdüğünü de sözlerine ekledi ve Erdoğan’ın sözünden hareketle “Her yeri alma arzusu var fakat yönetişimin anlamını daha sonra anlayacak” diye konuştu.

“Esad rejimi, Kürtler, Rusya ve İran ile karşı karşıya kalacaktı”

Amerikan İlerleme Merkezi Eylem Fonu’ndan Ulusal Güvenlik ve Uluslararası Politika Direktörü Max Hoffman ise, Türkiye’nin baştan beri Türk kuvvetleri tarafından kontrol edilen 20 millik bir derin güvenli bölge vizyonunu tamamen işe yaramaz bulduğunu savunuyor.

“Çok sayıda Kürt kasabası ve kenti de dâhil olmak üzere, SDG'nin kontrol ettiği bölgelerin neredeyse tamamını kapsayacaktır. Böylelikle, IŞİD’den kurtulmak için savaştıkları ve öldükleri alanlar tam bir stratejik kapitülasyona dönüşecek. Bunun yerine, büyük çaplı bir askeri harekât karşısında SDG, muhtemelen Esad rejimi ile anlaşmaya çalışırken direnecek. Öncelikli ABD üslerinin bu bölgede olduğu ve SDG’nin bu topraklardaki esas güç olduğu düşünülürse, böylesi bir gelişme Suriye’deki gelinen aşamayı tamamen baltalayacak.”

Hoffman, Başkan Donald Trump'ın “iç politikada ve tekrar seçilmesiyle ilgili bir rol oynaması ihtimali dışında” Suriye’yi umursamaması nedeniyle, sonucun böyle olmasından şüphe duyuyor.

“Bu Türkiye için de bir felaket olur” diyen Hoffman, “Ankara, ABD'den herhangi bir destek almadan Esad rejimi, Kürtler, Rusya ve İran ile karşı karşıya kalacaktı” diye konuşarak sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türk ordusu, muhtemelen rejim, Ruslar ve İranlılar tarafından gizlice desteklenen muhtemel Kürt isyancı direnişi karşısında böylesine geniş bir bölgeyi güvence altına almak için mücadele edecekti. Çatışma daha fazla göçe sebep olacaktı, IŞİD muhtemelen ayaklanma çalışmalarını genişletmek için kaostan yararlanacaktı.”

Bu sonuçların Türkiye için ne kadar olumsuz olacağı ışığında Hoffman, Erdoğan’ın “daha ​​sınırlı bir tampon bölge, mülteci yerleştirme ve / veya CAATSA yaptırım şansını en aza indirgeme” konularında taviz almak için blöf yapıyor olabileceğine de değindi ve sözü S-400’lere getirdi.

Hoffman’a göre Erdoğan bütün bunlara rağmen; ABD-SDG ilişkisini zayıflatmak, ABD’ye Türkiye’nin ticaret anlamına geldiğinin sinyalini vermek ve azalan milliyetçi siyasi desteğini artırmak ve özüne döndüğünü göstermek için Tel Abyad’da Kürt özerkliğine derin bir darbe vuracak bir hamle yapmak isteyebilir.

‘Prestij kaybını göze alarak oynadı’

Oklahoma Üniversitesi Orta Doğu Etüdleri Bölümü’nün Başkanı Profesör Joshua Landis ise, Türkiye'nin ABD ile prestij kaybını göze alarak oyun oynadığına inanıyor.

“Erdoğan, Trump'ın dikkatini çekmeyi umarak yükseliş stratejisini sürdürüyor” diyen Landis, Washington’un “Kürtleri Suriye’de destekleyebileceğine ve Türkiye’yi de müttefik olarak tutabileceğine inandığını” söyledi.